Böyle geldi, ama böyle devam etmeyecek

İsrail’e açık çek veren ülkeler desteğini geri çekmeye başladı. Dünya başkentlerindeki siyasi kulislerde olduğu gibi uluslararası toplum nezdinde Filistin’e destek artarken, İsrail ve ABD öncülüğündeki küreselci çetelere ise tepkiler artarak devam ediyor. 

Sadece İslam coğrafyasında değil, dünya genelindeki birçok ülke ve uluslararası düzeyde faaliyet gösteren çok sayıda sivil toplum kuruluşu, İsrail’i Gazze’de işlediği savaş suçları nedeniyle kınarken, Gazze’deki insanlık faciasına son verilme adına başlatılan girişimleri desteklediklerini belirtmeleri önemli bir gelişmedir.

Dünya genelinde protestoları sürdüren kitlelerin kınama ve çağrıları, öfke, kin ve nefrete dönüşmeye başladığı açıkça görülmektedir.  

Bu karşı tavır aynı zamanda İsrail ve ABD karşıtlığının yükselişine sebep olmaktadır.

“Yeter, sözün bittiği yerdeyiz” sloganıyla protestolara devam eden kitleler,  İsrail’in Filistin halkına yönelik soykırımı için eleştiri ve kınamalar yerine, BM’de alınan ‘ateşkes’in sağlanması, bu kararını hiçe sayan Siyonist İsrail ve ona sınırsız desteğini sürdüren ABD ve İngiltere öncülüğündeki Batılı ülkelerin de, sonucu ne olursa olsun mutlaka cezalandırılmasını istiyor ve bekliyor.

Başkan Erdoğan’ın “Gazze’de yaşananlara tepki vermezsek yarın vaat edilmiş topraklar denilen işgalci fanatizmin kendi topraklarımıza uzanmasına engel olamayız” şeklindeki açıklamasındaSiyonistİsrail’in ve destekçilerinin Gazze ile yetinmeyecekleri yönündeki uyarısı gerçekten çok önemli ve de anlamlıdır. 

Gelinen noktada, Gazze konusunda İsrail ve suç ortakları ile onlara karşı barış, özgürlük ve insan hakları ilkelerinde Filistin’e sahip çıkan kesim olmak üzere  dünya ülkeleri ve kamuoyu resmen ikiye bölünmüş durumda.  

ABD ve İngiltere, İsrail’e BM’deki veto gücünü de kullanarak sınırsız desteği devam ederken Almanya, Yahudi Soykırımı ezikliği içinde zorunlu desteğini devam ettiriyor.

İslam ve Arap ülkelerinin tamamı ile Rusya,  Çin ve Kuzey Kore, Güney Afrika, Filistin’i sahiplenme ve İsrail ile hamiliğini yapan ülkelerin Gazze’deki soykırımın sorumlusu oldukları ve cezalandırılmalarını açıkça talep eden ülkelerdir.

AB üyesi ülkelerde çelişkiler ve çok ciddi bir kafa karışıklığı yaşanıyor. Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, “Bir Filistin devletinin kurulmasının İsrail’in güvenliğini sağlamanın en iyi yolu olacağını düşünüyorum” açıklamasının devamında “BM Güvenlik Konseyi’nin acil insani duraklama çağrısı yapan kararı ileriye doğru atılmış büyük bir adımdır, ancak bunun hızlı bir şekilde uygulanmasını sağlamalıyız” çağrısı dolaylı olarak Filistin’e destek anlamına gelmektedir. Belçika, Norveç, İsveç, Portekiz, İtalya, İrlanda ve İspanya, İsrail’e desteğe son verilmesi ve ateşkese uyulmasını istiyor. Fransa ise inişli çıkışlı siyaset izliyor. Güney Amerika ülkeleri Venezuela, Kolombiya ve Brezilya, Filistin’e desteklerini açıklayarak, soykırıma varan toplu katliamların soruşturulması yönünde görüşlerini açıklamaları İsrail ve ABD’nin yalnızlaşmaya başladığı anlamına gelmektedir.

Hatta, ABD’nin başkenti Washington D.C’de, İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarında ateşkes sağlaması ve ABD’nin İsrail’e yardımlarını durdurulması amacıyla ülke tarihinin en büyük “Filistin’e destek” gösterisi düzenlenmiş olması, yönetimle ABD halkının aynı görüşte olmadığını gösteriyor.

Dünya genelindeki bu vicdani ve insani çıkış, İsrail ve suç ortaklarının ihanet planlarını sonlandıracağını gösteriyor.

Bütün bu gelişmeler, ‘böyle geldi amma ABD öncülüğündeki Batılı emperyalistlere rağmen böyle devam etmeyeceği görülmektedir.’