Çaykara Kültür Sanat ve Yayıncılık Ltd. Şti

Yayla Açıldığında Kamyonla Yaylaya İlk Çıkış Naci Altuncu

Gelinlerin en mutlu günlerinden biridir o gün. Kaynanalar, kaynatalar, çocuklar yaylaya… Gelinler evlerde parakaf yapmaya. İşler onlara kalmış, kalsııın…yaparlar..

Kenarlar (Tarla çevresinde ve fındıklık, çayırlık olan yerlerde kesilen otların genel adı) kesilecekmiiiş… Seve seve keserler. Ormandan kestane yaprağı yapılacak , taşınacak hayatlara(ğayat), tavanlara asılacakmış o da iş mi canım. Kihanların (mısır çapası) zamanı gelmiş.. Büyükler olmadıktan sonra o işte kolay. Bir solukta yaparlar.

Dedim ya gelinlerin en mutlu günlerinden biridir o gün. Ve o günden sonraki tüm yaz günleri. Hiç değilse yağmurlu havalarda oturur çay keyfi yaparlar. Gönül rahatlığıyla sohbet ederler. Kocalarıyla yalnız kalmanın sevincini yaşarlar. Bir yaz boyu çoluk yok, çocuk yok. Büyük yok, inek yok, koyun yok. Ahır yapmak, erken yatmak, sabahın köründe kalkmak yok. Zırıltı, gürültü, ağlama sızlama yok. Kavga niza hiç yok.

Her sene Haziran başında çıkılır yaylaya. Bir hafta öncesinden başlar çıkım için hazırlıklar. En zor iş ise yayla için hazırlanan yükleri kamyonların hareket edeceği yere taşımaktı. İki günde 4-5 hatta bazıları için 6 denim demekti bu. 2 hatta 3 kilometre sırtta yük taşımak zor işti. Ama olsun bütün gelinler o patika yolları yükleriyle bir solukta iner, boş olarak ta yavaş yavaş sohbet ede ede çıkarlardı. Yayla için hazırlanan sekiz on kot mısır çuvalı, bir kaç yük yakacak odun, süt makinası, gerekli kap-kaçak , gaz tuz, şeker, nişadır, göz taşı, kırolin DDT, siçan ağusu gibi olmazsa olmaz ihtiyaç maddeleri… İhtiyarların ve çocukların elbiseleri. Hatta gerektiğinde keçe, kilim, yatak yastık, yorgan. Kavranlar, kazanlar, bakraçlar ve daha birçok şey çuvallara, sepetlere konur, sarılır sarmalanır yük olarak hazırlanır, köydeki evlerden araba yoluna kadar sırtla aşağı indirilirdi. Her gelinin yüklendiği yük 40-50 kilo arasıydı ama alışkındılar yük taşımaya. Zıplaya zıplaya inerlerdi o zor, taşlı, çakıllı, yamrı yumru ve de dikine uzanan patika yolları. Zaman zaman da kaynanalar için “Allah getirmez İnşallah” diye bela yükleyerek inerlerdi arabanın kalktığı yere. Bi beddua bi kahkaha. Bi türkü atma, bi lanet okuma. Arabaların hareket edeceği o sabah gelinlerde neşe, keyif zirve yapardı.

Kaynanalara bile gülücükler atılır, hayırlı yolculuklar dilenirdi. Sonuçta birini kaynanası diğerinin ya anasıydı ya halası ve ya akrabası. O nedenle yer yer sevinçler bazılarından gizlenir, beddua yüklemeler kulaklara fısfıs şekline dönüşürdü. Ama hiçbir zaman “araba devrilsin” “araba yuvarlansın” denmezdi, istenmezdi Arabalar kazasız belasız gitsin gelsin duaları yapılırdı. Beddualar ise “Afacan ölümü vurur inşallah” denilerek kaynanalar ve kaynatalara havale edilirdi. Çünkiii o arabalara sadece kaynanalar binmezdi. Gençler de, gelinlerin çocukları da, yakınları da bazılarının kocaları da binmiş olurdu. İki günde indirilen yükler, kamyonun simsarına tarttırılır, çuvalların, sandıkların ve odun yüklerinin üzerlerine sahiplerinin (evin reisinin) adları yazdırılırdı. Ağırlıkları kilogram başı konulan fiyat miktarıyla çarpılır, navlonları ödenir, arabaya yerleştirilirlerdi. “Aman ezilmesin”, “aman kaybolmasın”, “aman kırılmasın” ,”yırtılmasın” ,”üzerine basılmasın”… tembihleri birbirine karışırdı. Yükler yüklendikten sonra, yolcular binerdi. Kimi zorla çıkar, kimi kaldırılarak, itilerek kamyona adeta atılırdı. Çocukların büyük olanları sevinir. Annesinden ilk ayrılanlar ise cıyak cıyak ağlarlardı. Araba büyük bir horultuyla hareket ederdi.

“Haydi Allah’a emeanet !”

Ve o gelinler yaylaya gönderdikleri çocuklarına buğulu gözlerle el sallayıp güle güle derken, buruk bir sevinçle iç çekip özgür yaz günlerine adım atarlardı.

Naci Altuncu

İletişim Bilgilerimiz
  • Adres:Ali Kuşçu Mh. Mıhçılar Cd. No: 34
  • Tel.:0212 631 32 33
  • Fax.:
  • caykara@caykara.com.tr
Sosyal Medya
98387
Bu Ay: 971
Toplam : 98387
Toplam Hit : 286990
error: Content is protected !!